Birinci bölümde
yazdığım sirkülerde Kamu Denetim Kurumu ! hakkında yazdığım gelişmelere (
anlamsız ) istinaden bugün de Dr.Adem Utku ÇAKIL’ın bir makalesini
yorumsuz olarak iletiyorum.
08.12.1999
tarihinde kurulan TTK hazırlama Komisyonu hatırlarsanız eğer ilk toplantısını
10.02.2000 de yapmıştı. TTK Tasarısının Adalet Bakanlığı tarafından kamuoyuna
duyurulması ise 17.02.2005 olmuştu. Tasarı 2006 yılında TBMM sunulmuş, ancak
TBMM genel kuruluna görüşülmek üzere sunulması 2008 yılını bulmuştu. 2008
yılında TBMM genel kurulunda ancak 76 maddesi kabul edilmişti.
2011
yılı başına kadar unutulan kanunun TBMM Genel kurulunda 13 Ocak 2011 tarihinde
kabul edilerek, 14 Şubat 2011 tarihinde Resmi gazetede yayımlanmıştı. Genel
olarak ta yürürlük tarihi 01.07.2012 olarak belirlenmişti.
12
Yıl süren ve 516 oturumla yazılan sonuçta 1535 Madde ve 6 Geçici Madde şeklinde
yayımlanan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Temel ilkeleri;
a.
Kurumsal
Yönetim
b.
Kamuyu
Aydınlatma
c.
Bağımsız
Denetim
d.
Mal
Varlığının Korunması
e.
Pay Sahibinin
Korunması
f.
İşlem
Güvenliği
Belirlenmişti.
Hakkındaki çalışmaları, yazımı, görüşülmesi, yayımı ve uygulaması 12 yıldan
fazla sürmüş ve uygulaması içinde 14 Şubat 2011 ile 01.07.2012 ye kadar
yaklaşık bir buçuk yıl beklemiş olduğumuz; “bu kanunu uygulamak istiyor
muyduk?” veya soruyu şöyle sorayım “Bu kanunun uygulanması isteniyor mu?” Bu
konuda yasaya muhatap olan çevrelerin bir kanaatinin oluşup oluşmadığı hakkında
bir bilgim yok ancak meslek mensupları açısından gelinen nokta;
·
6102 Sayılı yasanın
30.06.2012 tarihinde değişen şekli ile KOBİ/TFRS Hayali,
·
Kaynağı belirsiz bir
Bakanlar Kurulu Taslağı ile Denetim Hayali,
·
Ve en son Kamu
Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulunun (KGK) bir duyurusuyla da
TFRS Hayali,
Sona
ermiştir.
Sona
eren sadece umutlar olsa, “- hadi neyse olmaz bir hayal kurdum zaten olmadı”
diyeceğim. Ancak bu kadar yazılan çizilen beraberinde görüşülen üzerinde
tartışılarak kanunlaşan, kanunlaştıktan sonra da; tanıtım toplantıları, açık
oturumlar, sempozyumlar, hatta eğitim seansları yapılan bir kanunun bu hale
gelmesi yanlız benim güzel ülkem de olur herhalde “Aksiyonsuz hiç bir günümüz
yok şükürler olsun” Belki de o yüzden seviyoruz bu ülkeyi, çünkü Bungee Jumping
yapmak gibi bir şey bu ülkede yaşamak düşünün adrenalin yükseliyor tavan
yapıyorsunuz, heyecanlanıyor, korkuyor, umut doluyorsunuz sonra aynı yerde
olduğunuzun farkına varıyorsunuz.
Peki
konuya dönelim gelinen son noktada düzenlemeler acaba şu anlamamı gelmektedir;
1. Bundan böyle YTTK 1534/3 Bendinde belirlenen şirketler hatta ve
katta TFRS yapmayacaklar mı? Eğer böyle ise gelecekte bu şirketlerin
denetlenmesi beklentisi de ortadan kalkmaktadır. Denetim TFRS üzerinden olacağı
ve bu işletmelerinde TFRS uygulama zorunluluğu bulunmadığı düşünülürse bu
çıkarsamanın doğru olacak mıdır?
2. Gelecekte Denetime tabi hadler gerilerse (Sözde BKK taslağına
göre) ne yapacağız? Silbaştan TFRS çalışıp bu şirketleri TFRS ye mi
geçireceğiz? Veya “Ya bırakın bu işleri ne IFRS ne TFRS si olmaz öyle bişey
diyen müşteriye mi derdimizi anlatacağız (Kuvvetle Muhtemelen Mali Müşavirin
yanında kimse olmayacak o zamanda)” hadi geçirdik diyelim o deneyimle yapılan
mali tablolar kanunun genellilik ilkesini kapsamamasından ve heyecanını
yitirmiş olması varsayımıyla eksik kalacağı azımsanmayacak kadar gerçek olacak
mıdır?
3. Bu Kanunu hazırlayan Prof.Dr. Ünal Tekinalp bir konuşmasında
TFRS ve Denetimin bu kanunun temel taşıyıcı kolonları olduğunu varsaymıştı.
Şimdi biz kolonsuz bir binada mı faaliyetlerimizi yürüteceğiz?
4. Tamam, her şeyi anladım. T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Denetimlerini de kabul ettim. Ama hangi defterler veya hesaplar T.C. Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı Teftişine konu olacak onu anlayamadım. TFRS bu kesim için
kalktığına göre biz denetimden muaf mıyız?
5. Yine YTTK nın getirmiş olduğu ve ikincil mevzuatı yayımlanan
huşularda örneğin; şirketlerin yıllık faaliyet raporu verme zorunluluğu
bulunması, genel kurullarından mali tabloları geçirme zorunluluğu gibi bir çok
hukuki zorunluluk karşılığında hangi mali tablo geçerli olacaktır? Yani biz
şunu mu yapacağız Vergi Kanunları gereği tutmuş olduğumuz defterler üzerinden
düzenlenen mali tabloları mı genel kuruldan geçireceğiz veya faaliyet
raporlarını bu mali tablolar üzerinden mi hazırlayacağız?
6. Devrim niteliğinde olduğu belirtilen bu kanunun getirdiği devrim
niteliğindeki maddelerinin mali tablolara nasıl yansıyacağını ve bu bilgilerin
güvenliğini kimin taahhüt edeceğini? Bir birey olarak öncelikle benim bilmem
gerekmez mi?
7.
Devrim niteliğindeki TTK
nunu üzerine yazılan yazılarda anlatılan temel yeniliklerinden başlıcaları; Tek
kişilik şirket kurma özgürlüğü, genel kurul getirilmesi, bağımsız denetim ve
TFRS ile ticaret sicil sisteminin merkezi kayıt sistemine alınması ve elektronik
alana taşınması gibi konuları ihtiva etmekteydi. TFRS ve Denetime tabi
şirketler sınırlandığına göre –ki bu eski Ticaret Kanunu içinde de vardı SPK
bir düzenleme ile bu şirketleri eski ismi SPK 29 Tebliğe göre TFRS ye tabi
kılmış ve Bağımsız denetim yaptırıyordu.- eski kanun revize edilip uygulamaya
devam etmek daha doğru olmaz mıydı? En nihayetinde eski kanun uygulanma süresi
bakımından en az 50 yıllık içtihat ve hukuk bilgisini üzerinde taşımaktadır.
Silbaştan bazı şeyleri yazıp sonra karalamak doğru olmuş mudur?
Saygılarımla,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder